Ana içeriğe atla

Kayıtlar

2008 tarihine ait yayınlar gösteriliyor

Taken (2008) - 96 saat

Kızına acayip bağlı  bir özel ajan, emeklilik sonrası kızı ile daha fazla vakit geçirmek için aynı şehre taşınır... Ancak eşi ve kızı zengin yeni kocanın himayesinde mükemmele yakın bir hayat sürmekte, bizim ajanımız ise orhan gencabay'ın şarkılarındaki gibi batsın bu dünya bitsin bu rüya modundadır. Kızına önem verdiğini göstermek için kılı-kırk  yarıp, kareoke seti alır, lakin yeni koca koskaca atı hediye edince bizimkinin hediyesi elbetteki solda sıfır kalır... Sonrasında her genç kız gibi teenage modeli kaprisler devreye girer ve malum sarışın azgın arkadaşı ile birlikte paris diyarlarına gitmek için babayı ikna ederler, bizim baba meslek icabi, her olaya şüpheli yaklaştığından, bu gezinin iyi olmayacağı yönünde içgüdülerinin de etkisi ile işkillenir, parise giden teenage arkadaşlar, orda malesef arnavutluk mafyasının eline düşüp, kaçırılırlar... Esas film aslında bu noktadan itibaren başlıyor... Çıkış noktası; özel ajan, casus babanın kızını kaçırırsanız, bu size nasıl pahalıy

Fringe (Dizi)

Lost'u izlemiş olanlar için aynı yapım ekibinden güzel bir diziyi daha tavsiye etmek istiyorum. FRINGE   Tanım : Az oyuncu ve güzel bir senaryo ile ne kadar ilgi çekici bir TV programı yapılabileceğine güzel bir örnek... Eski tanıdık yüzlerden olan Dawson's Creek in asi ruhlu çocuğu Pacey'in,  Peter Bishop rölünde (Joshua Jackson ) ana karakterlerden birini canlandırığı bu dizide, eski dönemlerde babası olan Walter Bishop'in hükümet adına yürüttüğü birçok sıradışı olay ve deneyin artık kontrolden çıkması, akabinde Mass Dynamics tarafından "Düzen" adı verilen bir yapılanmada kullanılmasını engellemek için Ajan Olivia Dunham ile ekip kurmasını ve karşılaştıkları olayları çözümlemek için yaptıkları "ilginç" (!) araştırmaları güzel bir sunumda izliyorsunuz. Sürükleyicilik, konu bütünlüğü, kurgu ve müziklerin uyumu ile çıkan dizide, lost taki " -merak uyandır, akabinde kesin izletirsin. " mesajı çok net hissediliyor. Eğer paranormal olaylar ve

Transporter3

Transporter'ın önceki iki filmini izleyenler için kötü bir haber ile başlamak lazım... Malesef serinin bu yapımı olmamış... Neden diye sorarsanız, uzayan diyaloglar, abartı sahneler ve kötü kurgu/oyunculuk ile bu tarzda bir aksiyon filminin başarılı olmasını beklemek hayalcilik olurdu. Beyaz perde devam yapımlarında böylesine hayalkırıklıkları ile bizi çok karşılaştırıyor. Ne yapalım, ilk andaki güzel fikir, " sakız gibi " uzatıldıkça tadı kaçabiliyor. 4/10

Issız Adam

Garip... Bir filmi anlatmak için bu kadar zorlabileceğimi düşünmezdim... O kadar çok şey söylenebilir/anlatılabilir ki bu film için... Sevgi, Aşk, Heyecan, Telaş, Merak, Korku, Hüzün, Yalnızlık, Şaşkınlık, Kızgınlık, Dinginlik, Sadelik, Farkındalık, Titizlik, Bencillik, Adamsendecilik, Duygusallık, Realistlik ve daha fazlası inanın Çağan Irmak'ın anlattığı hikayenin perdeye yansımasından sizlere geçecek... Zaman zaman düşüneceksiniz, kendinizi sorgularken bulacaksınız... Zaman zamansa üzülecek, heyecanlanacak, korkacaksınız bu kadar yakından hissettiğiniz için oradaki hikayede olanları... Farkındalıkların hayata dair çözümlemesi ile karşılaşıp, ne kadar da güzel resmedilmiş diyeceksiniz... Kendinizden ve yakınlarınızdan parçalar bulacaksınız, özdeşleştireceksiniz karakterleri, analiz ettikçe dahasını bulacaksınız her bir sahnede... Çıktıktan sonra konuşacaksınız film hakkında ve ne kadar etkileyici olduğunu farkedeceksiniz... İşte böylesine başarılı bir yapım bu film...  Kategorisi

James Bond: Quantum-of-Solace

Biraz geçte olsa 007 serisinin son filmini izleme şansı buldum.  Genel itibari ile serinin temel bileşenlerinde bulunan tüm özellikler bu yapımda da ortak paydada bulunmakta... Senaryo biraz global ısınma ve ülkeler arası şirketlerin etkilerine kaymış gibi gözüksede, size vaat edilen aksiyon sahnelerinde bir azalma sözkonusu olmuyor. Zaman zaman serinin önceki filmlerine yapılan göndermeler can sıksada, aksiyonu ve kurgusu yerinde, keyifli biçimde izleyebileceğiniz bir yapım. 7/10 veriyor, önümüzdeki 007 filmlerine bakıyoruz :)

Muro:Nalet Olsun İçimdeki İnsan Sevgisine (2008)

Kurtlar Vadisinin içinden yeşermiş ve filmi çekilmiş bir karakter Muro... Bakıldığında "Örgüt" ün metropol sorumlusu olarak tanıtılmıştı ilk dizide gözüktüğünde, akabinde daha bir insan sevgisini öne çıkaran, hafif naif, hafif sakar ekibi ile daha başka bir formasyonda izleyiciye sevdirildi. Sanki içten içe senaristler, bakın bu insanlar aslında özlerinde daha saflar, başkalarının / liderlerinin yönlendirmesi ile böylesine kötü karakterler olarak karşımıza çıkıyor gibisinden bir mesaj güdülemesi ile oynamaya başladılar rollerini... Bana baştan bu kadar sert acımasız bir örgüt üyesinin, birkaç haftada iyimser tarafının üzerine parmak basılarak dönüşüme uğratılması biraz amaçlı geldi, inandırıcı bulmadık açıkçası... Sonrasında fimde de buna benzer traji-komedi mesaj kaygıları ile karşılaşınca, şüphelerimin ticari metalarla desteklenerek, popüler kültürün pompaladığı, "para kazanmak için her yol mübahtır, bunu dizide ilk çıkışı gaddar olan bir adamı ve ekibini maymun etmek

Ebru Gündeş - Evet (2008)

Son dönemde bu kadar sağlam parçanın bulunduğu bir albüm dinlememiştim. Her ne kadar albüm kapağının "çakma lopez" olduğu bariz ortada olsa, gerek müzikalite, gerekse parçaların bütün albümde ayrı ayrı dinlenebilir nitelikte olması gerçekten takdiri hak ediyor. 10 parçanın 9 unu hiç ileri sarmadani hepsini ayrı duygu ve keyifle dinleyebildiğinizi rahatlıkla söyleyebilirim. Bazen insan oğlu niye böyle güzel şarkı sözlerini ben yazamıyorum diye kendi kendine soruyor...? 01.Harika Acımı görür gibiyim ben aslında Sen acılara bile gülemiyorsun Bir gece evde otur kendi adına Durduğun yeri bile göremiyorsun Aklım sende kalıyor gözden uzak olunca Omzunda uyusam bütün ömrüm boyunca Kaderime ağladım tükendi genç çağlarım Bırak eskisi gibi olalım Allah özelini güzelini yazsın alnıma Onu bulduğumda mutluluktan geldi ağlama Sonu çabuk olurumut olur hiç korkmayasın Çünkü varlığınla yokluğunla sen harikasın 02-Ölümsüz Aşklar Bu gül bahçesinde kaç günlük ömrün var Solmadan yaşarsan şöyle bir

AROG (2008)

AROG Cem Yılmaz'ın bizlere sunduğu son kahkaha yüklü yapımı... GORA yı izlemiş ve beğenmişseniz, Muhtemelen devam niteliğindeki bu yapım da hoşunuza gidecektir. Öncelikle filme hiçbir yorum okumadan ve önyargıları dinlemeden gitmeniz lazım... Yeni nesil komedi üstadı Cem Yılmaz, kendince oldukça başarılı bir iş çıkardığı gibi, Türk sineması sektöründe bazı taşların yerinden oynamasına da neden oluyor... Çıta her filmde bence biraz daha yükseldiğinden, formatın belirlenmesi ve izleyici çekebilmek için çok fazla detaycı / yoğun çalışma yapılması gerekiyor/gerekecek... Ben 130 Dk süre boyunca belirli bir levelin üstünde güldüm/eğlendim. Zaman zaman kurguya bağlı olarak yavaşlayan ve sizi acaba?lara sürükleyen anlar olsada, tempo iyi ayarlanmış, sonuçta 130 dk boyunca durmaksızın insanların gülmeyi beklemesi yersiz ve sağlıksız bir durum :) Filmin yapım ve senaryo aşamalarında oldukça titiz çalışıldığı, yaptığı göndermelerden dahi anlaşılabilir. (2001:Space Oddsey, Star Wars, Güncel S

Futurama:Bender's Game

Yeni bir Futurama uzun metraj filmi izlemek oldukça keyif verici... Serinin bu son yapımında, gönderme manyağı oluyorsunuz...  Dungeon-Dragons'tan Star Wars'a, Ordan Lord of the Rings serilerine kadar sayılamayacak anektodlarla dolu ... Göndermelerin dışında hınzır esprileri ile size dolu dolu bir Futurama seansı vaad edebilirim. Bendeniz ezelden beri bu seriyi takip/takdir ediyorum.  Gerçekten adına yakışır " Futurama "  deneyimiydi ;)

Babil A.D.

Babil A.D. tarz ve yenilik olarak bakıldığında etkileyeci bir film... Konusu / Senaryosu / Kurgusu itibari ile gerçekten içine çeken bir havası var... Ben izlemekten oldukça keyif aldım... Bilim Kurgu / Aksiyon kategorisindeki filmlerden hoşlanıyor iseniz, sizinde izlemenizi tavsiye ederim... 8/10

Indiana Jones :Kristal Kafatası Krallığı (2008)

Aslında ben küçüklüğümden ber böyle "Indiana Jones" tarzı filmleri severim... Neden derseniz, bu tür yapımlarda hem tarih bilginizi güncelliyor (göreceli de olsa) hem de ufak tefek aksiyonel yaklaşımlar ile anlık heyecanlar yaşayabiliyorsunuz. Serinin son filmi olan "Indiana Jones :Kristal Kafatası Krallığı " konu olarak aslında bir nevi X-Files tarzında bir yaklaşımda bulunarak mevzuyu irdelemiş... efenim nedir olayı? diye soruları yanıtlamak mümkün ancak spoiler verme kaygısını da güttüğümüzden üstü kapalı, Indiana Jones amcamızın bu sefer uzaylı-ufo-medeniyetler ekseninde macerasını yaşanıdığını ifade edebiliriz. (Gerçi koca film boyunca bi uzaylı kafatasını taşımak ve bunun çeşitli nimetlerinden faydalanmakta nasip oldu amıcaya :D ) Vel hasıl, izlenmesi kolay, akıcı bir kurguya sahip, Harrison Ford abimizin güzel oyunculuğu ile de gayet keyifli bir film olmuş... 7/10

Tropic Thunder (2008)

Kadro olarak bakıldığında dahi bence iyi sayılabilecek bir film... Çıkış Noktasından Savaş filmlerine göndermeler bulunan Ben Stiller'ın başrolünü oynadığı ve yönettiği bu yapımda, Tom Cruise'ın "canlandırdığı karakter" rol olarak çok iyi olarak bizlere aksettirilmiş. Genel olarak production ekibine de sağlam para harcatıldığı aşikar, aksiyon sahneleri eğreti durmuyor, absürd olarak nitelendirilecek sahneler de bir şekilde kurgu içinde kendine yer buluyor. Bence Aksiyon - komedi - göndermeler üçgeninde oldukça hoş ve izlenebilir bir sinematik deneyim... Tavsiye olunur.  7 / 10 http://www.imdb.com/title/tt0942385/

made of honor (2008)

Aslında Romantik Komediyi hangi ortamda ve kimlerle izlediğinize bağlı olarak, bu tarzdaki filmlere yapacağınız yorumlarda değişkenlik gösterecektir. (Algıda seçicilik miydi ki ? :P ) Made of Honor'da genel itibari ile türünün klasikleşmiş sahneleri ile beyaz perdeye arz-ı endam ediyor. İskoçya görüntüleri, Aksanlar, Düğün öncesi yapılan geleneksel organizasyonlar filmi renklendirmiş. Lakin gerçek mutluluğu görebilmek/yaşayabilmek için, hep kaybetmenin ucuna gelinmesi beni nedense rahatsız ediyor; -realist olmamdan kaynaklanıyor galiba- Vel hasıl kelam neticesini bilipte, izlediğiniz filmlerden. Hoş kareler yok değil. Tavsiye edilebilir, ama siz yinede beklentileriniz yüksek tutmayın , hayat filmlerdeki gibi işlemiyor neticede değil mi ? ;) 6/10

Happy Birthday to Cambaz!

Ömrümüzden 1 sene geçmiş... Blog'a yazmaya başlayalı 1 sene olmuş... Çok fazla entry olmasa da, yinede bazı şeyleri paylaşmaya gayret etmişiz... Ne Mutlu bize değil mi? Bkz. En Kötü Günümüz Böyle olsun! ;)

Wanted (2008)

Kadro, Senaryo, Kurgu ve en azından değişik aksiyon denemeleri açısından (bkz. falsolu mermi)dahi kalburüstü bir yapım... 8/10 Müziklerini de " Danny Elfman " yapmış... Şu aralar sıklıkla dinlediğim " The Little Things " adlı parça ise gaza gelmek isteyenler için birebir... Şarkıyı merak edenler/indirmek isteyenler buraya... "Sözlerini okuyalım bakalım ne diyor?" diyenlerse buraya tıklayabilirler... Filmi de izlemek için www.utorrent.com ve www.isohunt.com adreslerini tavsiye ediyor, "-anladınız siz onu" diyoruz ;)

Vantage Point

Son dönemde olayları farklı bakış açılarından ve karakterlirin durumuna göre anlatmak oldukça moda oldu. Meksika yapımı, "Paramparça Aşklar ve Köpekler" aslında bunların temelde irdeleyen benim izlediğim ilk film... Sonraları oscar alan Crash - Çarpışma 'da aynı hikayeyi karakterleri değiştirerek anlatıyordu. Vantage Point te bu serinin son örneği... Başkan vurulursa ve bunu 8 farklı karakterin bakışından yansıtırsanız, böylesine heyecanlı bir sinemotografi elde edersiniz... Yeni bişi gibi gözükebilir, Lakin neticede anlatım tarzını benim gibi daha önceki örneklerinden benimsemişseniz, çokta farklı gelmiyor. Sonunu belki biraz daha sürpriz bağlayabilirlerdi. Bana kalırsa çok klasik bitmiş. Vel hasıl Aksiyondan ve bahsi geçen sinema yönteminden hoşlanıyorsunuz, bu filmi izlerken kesinlikle sıkılmazsınız. Kurgu, Senaryo ve Oyunculuk açısından kalburüstü bir yapım. 7/10

American Gangster (2007)

Çıkış Noktası olarak "iyi ve kötü" arasındaki farkın ne kadar hassas bir çizgide yer aldığını, insanoğlunun değişimini ve temel değer yargılarını sorgulayan bir film... Bakıldığında çok klasik bir başlangıcı olduğu sanılabilir, aksine senaryo ve oyunculuklarla Ridley Scott'ın başarmak istediği, vermeye çalıştığı mesajı kafanızda daha net canlandırabiliyorsunuz. Genel olarak neden bahsediyor bu film diyenler içinse : 70’li yılların başında New York’ta polisler arasında yozlaşma en tepe noktasına ulaşmıştır Vietnam Savaşı da yıkıcı etkiler yapmaya devam etmektedir. Ülkeye her gün ceset torbaları içinde Amerikan askerleri getirilirken, Vietnam’da ölmeyecek kadar ‘şanslı’ olanlar ise eroin bağımlısı olarak dönmektedir. Eroini bir kere deneyenler anında bağımlısı haline gelmektedir.New York sokaklarındaki eroine susamış binlerce insanın uyuşturucu ihtiyacını karşılamak için mafya devreye girmekte gecikmez. Yozlaşmış polis yetkililerinin de yardımını alan mafya bu pazarda bi

27 Dresses

http://www.27dressesthemovie.com/ adresinden resmi sitesine ulaşabileceğiniz bu yapım, " romantik komedi " türünün tüm klişe ve olması gereken sahneleri ile arz-ı endam ediyor. "Fedakarlık", "Umut", "Sevgi" ve "Aşk" anahtar kelimeleri üzerinden yola çıkarak hazırlanmış, kurgulanmış ve senaryolaştırılmış bu filmde yeni & farklı olan bişey ararsanız, biraz beklentinizi yüksek tutmuş olursunuz. Daha önce görmediğim sahneler, oyunculuklar istiyorum derseniz; yine haksızlık etmiş olursunuz... Ama bu demek değil ki; bu filmi izlerken keyif almayacak, duygulanmayacak yada zaman zaman gülümsemeyeceksiniz ! Evet, " Romantik komedi "izleyip, eğlenmek istiyorum diyenler için tavsiye edilebilecek, hoş naif bir film... 6.5/10

Beowulf (2007)

Beowulf (2007) Epic ve Fantastik bir yapım... Tarz olarak bana çok hitap etmedi. Türünün güzel örneklerinden olduğu söyleniyor. İzleyin, siz karar verin.

Run Fat Boy Run

Run Fat Boy Run www.youtube.com/watch?v=IcTNIAWetRI trailer a bakıp, güzel film beklentisine kapılma olasılığınız yüksek... Bende izlerken beklentilerimi Hot Fuzz tarzında sıradışı biçiminde imgelemiştim, Lakin biraz hayalkırıklığına uğradığımı belirtmeden geçemeyeceğim. Vasat bir senaryo, bazı kurgusal ve oyuculuk anlamında zorlama sahneler.. Özgün olmasını beklediğiniz bu komedi sektörün getirdiği standartlara uyma içgüdüsünde kaybolmuş durumda... Ha güldüğünüz, eğlendiğiniz sahneler var mıdır? evet... Ancak biz yeni nesil sinema izleyicileri bu kadar çıta yükselmişken, bununla yetinecek değiliz... ;) Vel hasıl, komedi dozajını arttırmış olsalar iyi bir notu hakedeceklerdi, ancak sadece sınıfı geçmeyi başarabildiler... Önünüzdeki maçlara bakın çoçuklar... ;) 5/10

Yedek Subay Sınavı & Mülakat Notları

Yedek Subay Sınavı & Mülakat Notları Öncelikle Askerlik kavramının tanımından başlayalım: “ Mantığın bittiği yerde Askerlik başlıyor .” Evet birçoğunuz bu cümleyi duymuşsunuzdur. Hakikaten yerinde ve isabet oranı %100 bir önerme/tanım. Neden dersek, sosyolojik açıdan bakıldığında; insanoğlu varoluşundan bu yana, her çağ ve kültürde “ askerlik ” mefhumunu bir şekilde bünyesinde barındırmış, uygulamıştır. Aslında bakıldığında, emir – komuta zincirinde , verilen komutların düşünülmemesi, sorgulanmaması en doğal yaklaşım, aksi durumlarda kişileri bile bile kendi hayatları pahasına bir göreve gönderemezsiniz. Neyse, “-genelden detaya in kardeşim, başlıktaki konuya dönelim ” dediğinizi varsayarak; 03.04.2008 tarihinde Balıkesir Ordu Don.Kom . Sınav merkezindeki izlenimleri paylaşmaya başlıyorum (Sıkı durun, Artık Cambaz da Asker… :) ) -- Fiili olarak olmasa bile resmiyette 01.04.2008 tarihinden itibaren vatani görevimizi yapmak üzere yasalar önünde ASKER sayılmaktayız. -- 3. Sınav günü,

jerry maguire (1996)

İnsan hayatına dair naif, sade, gerçek mesajları yalın ve güzel bir hikaye ile sunan harbiden başarılı bir film... İzlerken çok keyif aldığımı, kendime çok sağlam çıkarımlar yaptığımı, oyuncuları ve yönetmeni içten içe tebrik ettiğimi itiraf etmeliyim... Tvde (Cnbce) seyretmeme rağmen hoş dakikalar geçirdim, siz daha fazlasını isteyenlerdenseniz ; direk DVD sini veya DVDRip DivX versiyonunu edinmelnizi tavsiye ediyorum. Filme Jerry Maguire 'nin mentorlüğü rolündeki amıcanın lafları takdire şayan, burdan da paylaşmak istedim... "the key to this business is personal relationships." "roll with punches. tomorrow is another day." "unless you love everybody, you can't sell anybody" ve en güzeli;" i have failed as much as ı have succeeded. but i love my life. i love my wife. and ı wish you my kind of success ." Boşuna mutluluk için 3 temel şart mevcuttur diye söylememişler; 1. Sevdiğiniz işi yapacaksınız 2. Sevdiğiniz yerde yaşayacaksınız. 3.

no country for old men - sucks

Efenim şimdi Oscar almış bir film olabilirsiniz, ancak bu bütün sinema izleyicilerine hitap ediceksiniz manasına gelmez... Son dönemde nedense izlediğim oscar almış ve eleştirmenlerce beğenilen yapımlar bende hayalkırıklığından öteye geçemiyor.... no country for old men adlı yapımda aynen bu şekilde... Açıkçası hiçbir amacı olmadan film çekmek ve bununla oscar almak nasıl olur derseniz, ahanda size karşılığı... Konu, Gelişim, Oyunculuk, Senaryo... Bana kalırsa sinematikle ilgili benim temel beğenilerimin tamamında sınıfta kalmıştır . 2 saatinizi boşa harcamak istemiyorsanız, benim gibi sonunda nolcak lan acaba diye izleyin efendim. Çünkü hiçbir halt olmuyor... (Tabirimi mazur görün)Öle mal mal bakıyorsunuz bitiş jeneriğine :( Çılgın Dersane Kampta filminden bile kötü, o kadar diyim size... Kıssadan hisse; Uzak Durun!

Into the Wild

Efenim filmimiz biyografi - belgesel tadında bişi... Baktığınızda kendini bayıra vurmuş bir amerikan gencinin hiyakesini anlatmakta... Sanatsal olarak bu tarzda yapımlara ilgi gösteren entellektüel ve varoluşçuluğu sorgulayan tipler için çekildiği her halinden belli... 2,5 saatlik süresi ile "-ulen dağda bayırda ormanda ne bulmuşlar anlatacak bu kadar ?" diye başlangıçta kendi kendinize sorduruyor... Açıkçası elle tutulur bir mesaj da bulamadım... Adamın anası babası çocukluğunda kavga etmiş, işte bu amıca da bunlara üzülmüş, sonra 24.000$ ı açlara bağışlayıp, kalanını da bi güzel yaktıktan sonra kah kanolarla, kah otostoplarla orda burda gezmiş... Gezmiş de nolmuş lan dediğinizi duyar gibiyim...? Sizinde 2,5 saat vakit kaybetmenize gerek yok. Amca Koca geyiği vuruyo, sonra pişman oluo, yemio canım hayvanı, mundar edio... En sonunda da açlıktan hakkın rahmetine kavuşuyor. (Başka alternatif son olsa idi zaten şaşardım.) Vel hasıl ben bile ilerlete ilerlete zor dayandım, siz ya

John Rambo

Kahramanımızı en son Afganistan - Rusya savaşında, Ok ve Yay ile Helikopter indirirken bırakmıştık... Yeni Rambo'da Hikaye bu kez çok uzak bir coğrafya olmayan Burma'da geçiyor... Dünya gündemine yıllardır süren iç savaş ile oturan Burma, bu kez kahramanımız için doğal bir film platformuna dönüşmüş... Genel karakteristik olarak: " Tek Kişilik Ordu = John Rambo " bakış açısını ilk dakikadan itibaren hissettiğimiz serinin son yapımında, yılların Slyvester "Amcamıza" hoyratça davrandığını gözlemliyoruz... (Nerdee o eski Karların içinde Antreman yapan Rocky :) ) Aslında senaryo, kurgu, yapım notlarına dair anektotları daha fazla paylaşmak isterdim ama olayın nerelere geldiğini özetlemek için burayı incelemeniz, film hakkındaki yorumları daha rahat yapmanıza yol haritası olabilir.

Knight Rider -2008 -

Ben yeni versiyonu indirip, beğenenlerdenim... Eski versiyona nazaran günümüz teknolojileriyle daha bir çekici hale getirilmeye çalışılan KITT açıkçası bende 80 li yıllarda izlediğim etkiyi yaratmadı. Ama bu demek değil ki; yapım başarısız... O günün koşullarıyla, bugün bizim araçlarımızda bulunanlar neredeyse benzerlik arz ediyor. (Tabi özel efektleri saymaz isek.) Ben yinede o muhabbet edebildiğimiz, karaktere sahip bir araba tarzını özlediğimi gördüm :) Devamını sabırsızlıkla bekliyoruz ;) 7/10

Pars - Kiraz Operasyonu

Türk Sinemasındaki hareketlenme son yıllarda oldukça arttı... Geçtiğimiz yıl vizyona giren " Pars - Kiraz Operasyonu " adlı yapım gerçekten kalburüstü bir film olarak nitelendirilebilir... Filmin başlangıcında ve senaryo gelişimlerinde KLASİK TÜRK FİLMİ klişeleri ile konu olarak karşılaşsakta, genel görüntü yönetmenliği ve sahne betimlemeleri olarak bu tipteki açıklar kapatılmış gibi gözükmekte... Genel intibah olarak seyredilmeye değer bir sinema eseri olarak söyleyebiliriz. 8/10 veriyor, devamını dizi olarak değilde, yine beyazperdede bekliyoruz.

bira sayacı

bu gece acaba kaç bira içtim diye hatırlamaya çalışanlara birebir. sahip olduğu lcd ekran sayesinde sizin kaç bira ya da herhangi bir içecekten kaç tane içtiğinizi sayan bir açacak. Kaynak: 1 , 2

Çılgın Dersane Kampta

İlk filmi keyifle izlemiş, özellikle karakter uyumu olarak türk komedi sinemasına yeni yüzlerin kazandırıldığını düşündüğümde, devam filmi olan bu yapım için bu kadar kötü bir izlenimle bu satırları yazacağım aklıma gelmezdi. Evet, Son dönemde izlediğim en kötü film diyebilirim. Kurgu, Senaryo, Oyunculuk, Yapım, Yönetim artık aklınıza ne geliyor ise malesef SINIFTA KALDILAR... Koskaca film boyunca bayat ve banal espri çabaları, standart durum komedileri, amerikan pastasına özenti onlarca sahne... ( bir öncekinde en azından biraz daha yerelleştirme çabaları sözkonusu idi.) Olmamış diyor, Sakın ola ki paranızı ve zamanınızı heba etmek istemiyorsanız, bu filmi gidip, görmeyiniz. Adım gibi eminim; 3-4 ay sonra TV de Reklamlarla izlerken bile sıkılacaksınız. Bkz. Tecrübe ile sabit. 1/10

Knight Rider

17 şubat pazar akşamı nbc'de yayınlanacak tv filmi. gerekli ilgiyi gördüğü takdirde, 2008 sonbaharında dizi olarak ekranlara dönecekmiş. http://www.nbc.com/Video/index_scet.shtml#mea=199035

The Ex (2007)

Scrubs dizisindeki rolünden tanıdığımız Zach Braff uzun metrajlı bir komedi yapım ile karşımızda... Aslında kendisine burdan seslenmek istiyorum, TV Dizilerinde devam etmesi sanki çok daha hayırlı olacak gibi, neden derseniz? Bu tarzdaki komedi filmleri ile uğraşmaktansa, daha dinamik ve izleyiciyi her an kontrol altında tutabileceğiniz TV yapımlarında başarı çizgisini devam ettirebileceğini düşünüyorum. Neyse lafı uzatmadan ve sizleri daha fazla sıkmadan The EX adlı yapımdan bahsedelim... film iş yaşamında çok başarılı biri olmayan başrol oyuncumuzun kovulması, akabinde çocuk sahibi olan çiftin kasabaya taşınması ve gelinin babası tarafından bir reklam ajansında işe başlaması ile olaylar gelişmeye, dallanıp-budaklanmaya başlıyor. Tabi bu işyerinde başroldeki karakterin eşini oynayan (Amanda Peet) in e ski sevgilisinde burda çalışıyor olması işleri daha da karıştırıyor ve bu çıkıştan anlayacağınız üzere akış bunun üzerinde kurgulanıp devam ediyor. Peki derseniz ki, komedi - yapım ka

The Invasion [İstila] (2007)

Directed by: Oliver Hirschbiegel Genre: Sci-Fi,Thriller Runtime: 99 min Cast (first 5): Nicole Kidman, Daniel Craig, Jeremy Northam, Jackson Bond, Jeffrey Wright IMDB: http://imdb.com/title/tt0427392/ Film Hakkında:Alman yönetmen Oliver Hirschbiegel'in yönettiği Invasion / İstila filmi 1956 yapımı bilimkurgu/korku filmi Invasion of Body Snatchers’ın tekrar çevirisi.Başrollerinde Daniel Craig ve Nicole Kidman’ın olduğu filmde uzaylıların istilası karşısında oğlunu korumaya çalışan bir kadının mücadelesi anlatılıyor. Filmin yapımcısı genelde aksiyon yapımlarıyla tanınan Joel Silver.Washington'da insan davranışlarını değiştiren gizemli bir salgın hastalık ortaya çıkar. Şehirde oğluyla birlikte yaşayan psikiyatrist Carol, kısa bir süre sonra bu salgının dünya dışı yaratıklardan kaynaklandığını keşfeder. Bir taraftan oğlunu salgından korumaya çalışan Carol, diğer taraftan salgını durdurmak için çözümün kendi oğlu olduğunu anlayacaktır. Yukarıdaki official tanıtımdan sonra benim yor

Futurama: Bender's Big Score (2007)

2008 e giriş açısından güzel bir seçim olduğunu belirterek sözlerime başlamak istiyorum... Gerçekten Futurama serisini seven birisi olarak, son izlediğimden bu yana, bu kadar keyifli dakikalar geçireceğimi filme başlarken hiç tahmin etmemiştim. Bilenler bilir, Futurama kendine has anlatım şekli, içinde barındırdığı enteresan gelecek karakterleri ile tadı damağımızda kalan yapımlardan birisidir. Özellikle Dolandırıcı Robot Bender'ı takip eden bendeniz, isminden dahi bu uzun metrajın ne kadar eğlenceli olabileceğini düşünmüş, ancak bu kadar çok gönderme, kurgu-metin bütünlüğü, hikayenin dantel gibi komedi ile işleneceğini bilmiyordum. --spolier-- film boyunca adım adım dünyayı spam emaillerle ele geçirmeye çalışan karakterlerin, en sonunda star wars serisindeki gibi yıldızları oluşturmaları, bizim karakterlerin "-elimizde sadece güç var" diyerek dünyayı kurtarmaya girişmeleri benim için harbiden koptuğum sahnelerdi. al gore un filmin sonlarına doğru aşil'in topuğu misa