Kızına acayip bağlı bir özel ajan, emeklilik sonrası kızı ile daha fazla vakit geçirmek için aynı şehre taşınır...
Ancak eşi ve kızı zengin yeni kocanın himayesinde mükemmele yakın bir hayat sürmekte, bizim ajanımız ise orhan gencabay'ın şarkılarındaki gibi batsın bu dünya bitsin bu rüya modundadır.
Kızına önem verdiğini göstermek için kılı-kırk yarıp, kareoke seti alır, lakin yeni koca koskaca atı hediye edince bizimkinin hediyesi elbetteki solda sıfır kalır...
Sonrasında her genç kız gibi teenage modeli kaprisler devreye girer ve malum sarışın azgın arkadaşı ile birlikte paris diyarlarına gitmek için babayı ikna ederler, bizim baba meslek icabi, her olaya şüpheli yaklaştığından, bu gezinin iyi olmayacağı yönünde içgüdülerinin de etkisi ile işkillenir, parise giden teenage arkadaşlar, orda malesef arnavutluk mafyasının eline düşüp, kaçırılırlar...
Esas film aslında bu noktadan itibaren başlıyor...
Çıkış noktası; özel ajan, casus babanın kızını kaçırırsanız, bu size nasıl pahalıya patlar modunda, heyecanlı, tempolu, tadında aksiyon ve kurgu olan, senaryosal açıdan basit gibi gözüksede, dozaj olarak genel manada herşey tadında olduğundan izlenebilir bir yapım.
Tavsiye olunur.
7/10
efenim bu filmi size ben tavsiye ettiğim için koltuklarım kabararak gayet güzel bir film olduğunu belirtme ihtiyacı duyarım. ara ara lazım olan gerilim yüklü "benim kafamın tasını attırmayın daşşaklarınızı keserim" ana fikirli nadide bir filmdir bu. geçenlerde 99 francs'ı izledik, o daepey değişik bir yapım yalnız sert kurgusu müthiş görüntü yönetmenliği ile requiem for a dream gibi güçlü ve karışık bir yapım.
YanıtlaSilverin bizde izleyelim efenim beğendiğiniz yapımları, olmuyor öyle yorum sallayıp kaçmak, getirin usb de bizde faydalanalım dimi ? :)
YanıtlaSil