Ana içeriğe atla

Kabadayı (2007)



Filmin orjinal özeti ile giriş yaparsak şöyle bir tanımlama ile karşılaşırız..;

"Zamanın en sert, kimilerine göre en acımasız kabadayısı olan Ali Osman alemi terk ettikten sonra malını mülkünü fakir fukaraya dağıtmış; futbola olan sevgisi nedeniyle halı saha işinde karar kılmış; eski bir milli futbolcu olan yardımcısı Cemil ile yıllardır bu işi yürütmektedir. Eski kabadayı ve hapishane arkadaşları Haco, Beyto, Turhan, Hasan, Talat, ve Battal ile halı sahada maç yapmak ve akşamları meyhanede geçmiş günleri yadetmek en büyük eğlencesidir. Ali Osman’nın hayatında evini ve kendisini çekip çeviren Atiye Hanım dışında kimsesi yoktur.Ali Osman yıllardır izini bulamadığı, hayatının aşkı Afet’i ölüm döşeğinde bulur. Hayatının aşkına kavuştuğu sandığı anda onu yine kaybedeceğini anlayan Ali Osman Afet’ten bir oğlu olduğu haberiyle sarsılır.
Murat hem annesine hem de yıllar sonra anidan karşısına çıkan babasına tepkilidir. Sevgilisi Karaca ise İstanbul’un karanlık yüzünde maşa olarak kullanılan psikopat ruhlu mafya üyesi Devran’ın eski sevgilisi ve halen vazgeçemediği kadındır. Devran ne pahasına olursa olsun kızı geri istemektedir.Polis, mafya, Devran, Murat, Karaca ve Ali Osman arasında hiç beklenmeyen olaylar gelişirken aralarındaki çatışma kaçınılmaz olmuş ve tehlikeli bir boyut almaya başlamıştır."


Görüldüğü gibi birçok karakter, kurgu altyapısı ile ilişkilendirilmiş biçimde sunulmak istenmiş, lakin film boyunca akışta,
ZAMAN/OLAY dinamiklerinde devamlı olarak tıkanmalarla karşılaşıyorsunuz.
O gibi anlarda sanki sıkıcı ve zorlayıcı bir sahne olduğu izlenimine kapılıyor, dolayısı ile bir problem olduğuna kanaat getiriyorsunuz.


Senaryo / Fikir güzel olabilir ama sinema denilen görsel bir temaşa sanatında bu dinamikleri daha net oturtmanız gerektiği aşikar,
gerçi şimdi bazılarınız "- sen kim oluyorsun ?" tarzında filmdekine benzer replikler düşünmeye başlamışlardır..
Bilinmelidir ki; Kişisel olarak ben bunu hissetti isem, gerçekten bu işten para kazanan / eleştiri yapan yazarlar neler derler...

Film boyunca kötü karakter olarak Rol/Racon kesen Kemal İmirzalıoğlu'nun (Devran) kendini oyunculuk olarak geliştirdiğini gözlemliyorsunuz.
Şener Şen in oyunculuk noktasındaki başarısına zaten diyecek tek laf yok, tek başına dahi olsa sahne boyunca size canlandırdığı karakterin duygusu çok net aktarılıyor.

Lakin Devran karakterinin çok fazla sahnede psikopata bağlaması ve bunun neticesinde neredeyse filmdeki herkesin işin sonunda hakk'ın rahmetine kavuşmasıyla beraber aklınıza şu soru geliyor "-Filmin adı "Kabadayı" olduğu için mi bu kadar kavga-gürültü koptu ?"

Nitekim son dönemde canlanan Yeşilçam / Türk Sinemasının hareketlenmesi ile çeşitli yapımları beyaz perdede izleme şansımız oluyor, Kurban Bayramında izlemiş olduğum halde "Kabadayı" oldukça "vurdulu-kırdılı" ve final sahnesi ile oldukça "Türk işi" bir film olarak aklımda yer etti.

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Günümüzde Gelişen Teknolojinin Örgütlerin Yapı ve İşleyişleri Üzerindeki Etkisi

İÇİNDEKİLER 1. Giriş 2. Örgüt Nedir ? 3. Örgüt Yapısı 4. Teknoloji nedir ? 5. Görüşler 5.1 Woodward Araştırması 5.2 Aston Grubu Araştırması 5.3 New Jersey Araştırması 5.4 Tavistock Enstitüsü Çalışmaları 5.5 James Thompson ‘un Temel Teknolojiler Sınıflaması 5.6 Charles Perrow’un Rutin/ Rutin Olmayan İş Sınıflaması 6. Sonuç 7. Kaynaklar 1. Giriş Yeni teknolojiler, günümüzde yeni örgütlerin kurulmasını sağlamakta veya kurulu olan örgütlerin yapılarını değiştirmesinde neden olmaktadır. Ayrıca işletmeler arası rekabetin artmasına da neden olmaktadır. Çalışanların işi yapma şekli değişip, örgüt için daha faydalı duruma gelmişlerdir. Artık örgütlerde çalışanların yapması gereken işler, teknoloji sayesinde daha kısa zamanda ve sıfıra yakın hatayla yapılmaktadır. Örgütlerde yeni teknolojinin kullanılmasının birçok fayda olması yanında problemlere de yol açmaktadır. Önceleri örgüte yeni bir alanda teknolojiyle ilgili bir değişiklik yapıldığında teknik problemler ortaya çıkabiliyordu....

Indiana Jones :Kristal Kafatası Krallığı (2008)

Aslında ben küçüklüğümden ber böyle "Indiana Jones" tarzı filmleri severim... Neden derseniz, bu tür yapımlarda hem tarih bilginizi güncelliyor (göreceli de olsa) hem de ufak tefek aksiyonel yaklaşımlar ile anlık heyecanlar yaşayabiliyorsunuz. Serinin son filmi olan "Indiana Jones :Kristal Kafatası Krallığı " konu olarak aslında bir nevi X-Files tarzında bir yaklaşımda bulunarak mevzuyu irdelemiş... efenim nedir olayı? diye soruları yanıtlamak mümkün ancak spoiler verme kaygısını da güttüğümüzden üstü kapalı, Indiana Jones amcamızın bu sefer uzaylı-ufo-medeniyetler ekseninde macerasını yaşanıdığını ifade edebiliriz. (Gerçi koca film boyunca bi uzaylı kafatasını taşımak ve bunun çeşitli nimetlerinden faydalanmakta nasip oldu amıcaya :D ) Vel hasıl, izlenmesi kolay, akıcı bir kurguya sahip, Harrison Ford abimizin güzel oyunculuğu ile de gayet keyifli bir film olmuş... 7/10

Kabuktaki Hayalet - Ghost in the Shell

Kabuktaki Hayalet - Ghost in the Shell Mamoru Oshii imzalı, 1995 yapımı ünlü animasyon filmi Ghost in the Shell'in live-action uyarlaması olan film 9. birlik özel görev gücünün başında yer alan, özel operasyonlardan sorumlu benzersiz insan-saybörg hibritin hikayesini konu alıyor.  Kendisini en tehlikeli suçluları durdurmaya adamış olan 9. Birlik, tek amacı Hanka Robotic’in siber teknolojideki girişimlerini yok etmek olan bir düşmanla karşı karşıyadır.  Ünlü Kodansha Comics manga dizisinden esinlenilen filmin yazarı ve illüstratörü Masamune Shirow. Filmin oyuncu kadrosunda Scarlett Johannson, Takeshi Kitano, Juliette Binochet, Michael Pitt, Pilou Asbæk, Kaori Momoi yer alıyor. Filmi izlemeden önce trailer'ına bakanlardansanız, benim gibi bu yapım için beklentileriniz yüksek olabilir. Açıkçası ana karakter olarak Scarlett Johansson u da görünce iyice güzel bir film bekliyordum, ancak hayal kırıklığı yaşadığımı üzülerek ifade etmeliyim. Robocop'un daha...