Filmin orjinal özeti ile giriş yaparsak şöyle bir tanımlama ile karşılaşırız..;
"Zamanın en sert, kimilerine göre en acımasız kabadayısı olan Ali Osman alemi terk ettikten sonra malını mülkünü fakir fukaraya dağıtmış; futbola olan sevgisi nedeniyle halı saha işinde karar kılmış; eski bir milli futbolcu olan yardımcısı Cemil ile yıllardır bu işi yürütmektedir. Eski kabadayı ve hapishane arkadaşları Haco, Beyto, Turhan, Hasan, Talat, ve Battal ile halı sahada maç yapmak ve akşamları meyhanede geçmiş günleri yadetmek en büyük eğlencesidir. Ali Osman’nın hayatında evini ve kendisini çekip çeviren Atiye Hanım dışında kimsesi yoktur.Ali Osman yıllardır izini bulamadığı, hayatının aşkı Afet’i ölüm döşeğinde bulur. Hayatının aşkına kavuştuğu sandığı anda onu yine kaybedeceğini anlayan Ali Osman Afet’ten bir oğlu olduğu haberiyle sarsılır.
Murat hem annesine hem de yıllar sonra anidan karşısına çıkan babasına tepkilidir. Sevgilisi Karaca ise İstanbul’un karanlık yüzünde maşa olarak kullanılan psikopat ruhlu mafya üyesi Devran’ın eski sevgilisi ve halen vazgeçemediği kadındır. Devran ne pahasına olursa olsun kızı geri istemektedir.Polis, mafya, Devran, Murat, Karaca ve Ali Osman arasında hiç beklenmeyen olaylar gelişirken aralarındaki çatışma kaçınılmaz olmuş ve tehlikeli bir boyut almaya başlamıştır."
Görüldüğü gibi birçok karakter, kurgu altyapısı ile ilişkilendirilmiş biçimde sunulmak istenmiş, lakin film boyunca akışta,
ZAMAN/OLAY dinamiklerinde devamlı olarak tıkanmalarla karşılaşıyorsunuz.
O gibi anlarda sanki sıkıcı ve zorlayıcı bir sahne olduğu izlenimine kapılıyor, dolayısı ile bir problem olduğuna kanaat getiriyorsunuz.
Senaryo / Fikir güzel olabilir ama sinema denilen görsel bir temaşa sanatında bu dinamikleri daha net oturtmanız gerektiği aşikar,
gerçi şimdi bazılarınız "- sen kim oluyorsun ?" tarzında filmdekine benzer replikler düşünmeye başlamışlardır..
Bilinmelidir ki; Kişisel olarak ben bunu hissetti isem, gerçekten bu işten para kazanan / eleştiri yapan yazarlar neler derler...
Film boyunca kötü karakter olarak Rol/Racon kesen Kemal İmirzalıoğlu'nun (Devran) kendini oyunculuk olarak geliştirdiğini gözlemliyorsunuz.
Şener Şen in oyunculuk noktasındaki başarısına zaten diyecek tek laf yok, tek başına dahi olsa sahne boyunca size canlandırdığı karakterin duygusu çok net aktarılıyor.
Lakin Devran karakterinin çok fazla sahnede psikopata bağlaması ve bunun neticesinde neredeyse filmdeki herkesin işin sonunda hakk'ın rahmetine kavuşmasıyla beraber aklınıza şu soru geliyor "-Filmin adı "Kabadayı" olduğu için mi bu kadar kavga-gürültü koptu ?"
Nitekim son dönemde canlanan Yeşilçam / Türk Sinemasının hareketlenmesi ile çeşitli yapımları beyaz perdede izleme şansımız oluyor, Kurban Bayramında izlemiş olduğum halde "Kabadayı" oldukça "vurdulu-kırdılı" ve final sahnesi ile oldukça "Türk işi" bir film olarak aklımda yer etti.
Yorumlar
Yorum Gönder